![]() |
Corona Virüs |
İçine derin bir nefes çekti,
artık bedeninde gökyüzünün mavisinden bir parça vardı. Sakladığı tüm acılarını
ortaya saçmakla içindeki kırgınlıkların akıp gittiğini görüyordu. Boşuna
yaşanmamıştı bu karanlık çağ, bir sebebi vardı. Silinip gitmesi gerekiyordu
bütün hainliklerin, yağmur sularında arınması lazımdı dökülüp paslanmış
duyguların, aşınmış hislerin yerini tazelerinin alması gerekiyordu. Bir paça
ümit gerekiyordu ve sonunda evren onlara selam durmuştu. Siz benden
aldıklarınızı geri verin, ben size daha çok vereceğim demişti. Bilinçli olarak
susturuldu bütün dünya. Işıklar söndü, mumlar yakıldı. Fabrikalar durdu, elle
çapa başladı. Arabalar gitmesi gereken yerlerde değil, kalması gereken yerlerde
park edildi. Pencereler gün yüzüne hasret yüzleri çıkardı dışarı. Bir nefes
almak için başını dışarı uzatanlar çiçeklenmiş sürgün veren ağaçları gördü. İki
ay insanlar için ölüm gibi, doğa için yaşam oldu. Her şey tersine döndü. İnsan
kendi eliyle yarattığı distopyadan uyanırken, doğa ana insana ütopya
hazırlamıştı. Tertemiz bir gökyüzü, temizlenmiş denizler, temizliğe
alıştırılmış insanlar, elindekiyle yetinmeyi öğrenmiş, kalabalıklara
karışmadan, aşırılıkları bırakan topluluklar. Kendi yarattığımız canavarın bizi
yutmasına ramak kala yaşadığımız kâbusun çarşafları kaldırılmıştı. Kirletilmiş
çarşafların yıkanmış mis gibi kokanlarıyla yer değiştirmesi değiştirdi
hepimizi.
Ekonomiyi artık eskisi gibi umursamayan bir kafa yapısı
çıktı ortaya. Altı üstü kâğıttan yapılma olan paraların haddinden fazla değer
verildiği zamanlar geride kalmıştı. Ne üretirsen onu yiyebileceğin bir döneme
girilmişti. Sadece bir ülkeye abanarak, kalabalık toplumların iş gücüne
dayanarak ucuz ama kalitesiz üretim modeli dünya doğası tarafından
istenmiyordu. Bir kısım insanların çok çalışıp az kazandığı o karanlık çağ,
evrenin dengesini bozmuş adalet terazisinin ayarını kaçırmıştı.
Çin, bir buçuk milyar insanı “iş gücü” olarak görüp hayvanlara
bile yapılamayacak eziyetlerle çalıştırmış, hem dünyanın terazisini şaşırtmış
hem de ülkelerin üretim şeklini bozmuştu. Çin’e güvenen, hem ucuz hem sağlıksız
imalatını yaptıran dev ülkeler yan gelip yatmış, dev ülkelerin vatandaşları
tembelliğe alıştırılmıştı. Tembelliğe alışan insanlar bundan hiç şikâyetçi
değillerdi. Az çalışarak çok kazanmanın tadı başka oluyordu ne de olsa.
Bir buçuk milyar insanına güvenen Çin dünyanın marabalığını
yapmaya zaten gönüllüydü ve iğneden ipliğe ne varsa ben yaparım diyordu. Fakat
bu aç gözlülük doğanın kanunlarında yoktu. Doğanın kanunlarını bile isteye
bozduk ve sonunda karanlık çağa adımımızı attık.
Tüketim çılgınlığı çağının sonu işte böyle geldi. Bir virüs
insanlara dur dedi! Mecburen evlerimize kapandık. Ölüm korkusu sardı her yeri,
ölmemek için işlerimize gidemedik. Çalışamadığımız için para kazanamadık. Para
kazanamadığımız için faturalarımızı ödeyemedik. Faturalarımızı ödeyemediğimiz
için ekonomi durgunluğa girdi. Durgunluğun ardından panik havasıyla birlikte
borsalar çöktü. Borsalar çökünce elimizde bir halta yaramayan kâğıt parçaları
değersiz hale geldi. İnsanlar para mı, sağlık mı diye sormaya başladı.
Devletler bu bitişi az hasarlı hale getirmek için borç ertelemelerine gitti.
Para bastı, dünyaya sattı ama bir türlü kötü gidiş engellenemedi.
Bir kere ipin ucu kaçmıştı. Umursamamıştık! Gerçekler hep
sümen altı edildi. Çin imalatının durmaması için virüsü üç hafta açıklamadı.
Virüsün varlığını anlatan insanlar öldürüldü ya da ağır cezalar yedi. Dünya corona
virüsü yıkımının gerçek boyutunu tam olarak algılayamadı. Küçümsedi, bize bir
şey olmaz dedi. Sonunda o küçük insanlar tüm dünyayı bir virüsle esir aldı!
Çıkışımız yine bizim dünyaya bakış açımızdan geçiyor. Ya bu
vahşi tüketim dünyasının birer neferi olarak hayatımıza kaldığımız yerden devam
edeceğiz ve her sene başka bir virüs belasıyla sarsılacağız ya da topyekûn
bütün kuralları kaideleri değiştirerek, asıl olması gereken gibi yaşamaya
başlayacağız. Hırslarımızdan uzaklaşarak, kendimize ve çevremize kadar
üreterek, başkalarının sırtına basarak değil, el birliğiyle çalışarak dünyanın
eski haline geri döneceğiz ki zaten sistem değişikliği başladı. Bunu hiç kimse
tersine döndüremez.
Koltuklarınıza oturun ve hazırlanın.
Küreselleşmeyle birbirine giren ülke sınırları kapatıldı.
Avrupa ülkelerinin “birlik” unsuru olan shengen geçişler iptal edildi. Bu
gelişmeler Corona virüsünün geçmesinden sonra Avrupa birliğinin dağılacağının
göstergesi. Daha geçen aylarda Amazon ormanlarının 3/1 yandı, Avustralya kıtasındaki
yangınlar aylarca sürdü ve ormanlar yok oldu. Çin tek başına bütün dünyanın
havasını kirletme konusunda başı çekiyordu. Kurdukları barajlarla dünyanın
manyetik alanında ufak da olsa sapmalar yaratıyordu. Doğada yaratılan bu hızlı
değişimler bir şeylerin habercisi oldu. Para sisteminin değişeceğine,
kapitalist tüketimin bitirilişine, ekonomideki olmayan şeylere değer biçip
firmaların iflas ettirilmesine, haddinden fazla hakkı olmayan paraları
kazananlara, kifayetsiz ve basiretsiz, açgözlü ve hain, nobran, kaba, bilgisiz,
paradan başka hiçbir şeye tapmayan, milletini aç bırakıp çevresini zengin eden
siyasetçilere, dini savaşlara, dini kullanarak terörist üretenlere artık doydu
bu dünya.
Şimdi rahat olun ve bir sene sonra neler yaşayacağımıza
odaklanın.
Her geçiş dönemi sancılı olmuştur. İstanbul’un Fethi, Birinci
Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş vs. Hep bu dönemlerde insanlığın
kaderinin ve dünya çarklarının değiştirildiği sistemler olmuştur. Düşünün biraz
100 yıl öncesine gidin ve düşünün sadece, o sancılı geçen senelerde yaşayan
insanları düşünün. Ölenleri o yıllarda ölenleri de düşünün. Çağ atlarken ve
dünya yeni bir sisteme adım atarken maalesef çok büyük yangınlar çıkar. Milyonlarca
insan ölür. Bazen o yangınlar iyidir. Bir yanardağın patlamasını düşünün.
Lavlar her yeri sarar ve altında kalan her şey kül olur ama küllerinden doğan
doğa eskisinden çok daha iyi, daha değerli, daha sağlıklı olur. Bu dönem de
öyle olacak.
Korkularınızı yenin, ne olursa olsun ayakta kalmaya bakın çünkü
güçlü olan kazanacak. Yeni bir çağa merhaba.
Bence yeni bir çağ.
YanıtlaSil