Türkiye'nin 81 ili var. Tabi ki her ilin kendine ait kütüphanesi var, fakat herkesce bilinen ve kaynaklarından faydanılan büyük kütüphanelerimiz biraz daha ön plana çıkıyor elbette.
Umarım bir gün bu kütüphanelere yolunuz düşer, o ahşap masalarına oturur, yazma eserlere tek tek dokunursunuz. Bence güzel bir temenni oldu :)
Haydi ilk 5 kütüphaneye bakalım;
1- Atatürk Kitaplığı (İSTANBUL) Cumhuriyet tarihinin ilk kurulan kütüphanelerinden biridir. Özel araştırma yapanlar için biçilmiş kaftandır. İBB 'ye bağlıdır. Bünyesinde 500 bin basılı kitap barındırıyor. 4760 adet de el yazması eser var. Albüm, atlas, harita, takvim, kartpostal, gazete gibi 50 bine yakın çeşitli yazmalar ve Atatürk'le ilgili özel koleksiyonlar yer alıyor. Atatürk kütüphansine ilk adım attığım günü çok iyi hatırlıyorum. Ortaokula giderken dönem ödevimi bu kütüphanede yapmıştım. İçeriye girdiğimde o çocuk kafamla içerinin büyüklüğüne ve kitapların çokluğuna hayran kalmıştım. Şimdi ise aklımdaki binbir türlü sorulara cevap aramak için gidiyorum. Bu arada kütüphane 7/24 hizmet veriyor, bilginiz olsun.
![]() |
Atatürk Kütüphanesi - İstanbul |
< />
![]() |
Beyazıt Kütüphanesi - İstanbul |
1983'e kadar Diyanet İşleri Başkanlığı Vakfı İslam Ansiklopedisi binasıydı. 1988'den itibaren bu bina tamamen İslam araştırmalarına çevrildi ve çok donanımlı bir kütüphane haline getirildi. Genellikle akademisyen olmak isteyen kişilere ihtiyaçları olabilecek tez çalışmaları dokümanları sağlayan kapsamlı bir kütüphane. Yeri Üsküdar'da, büyükçe bir merkez. Bünyesinde 304.427 adet basılı yayın bulunduruyor. Tabi bunun yanı sıra digital ortama aktarılmış yayınlar da mevcıt. El yazmaları, kütüphanesini bağışlayan bağışçıların sağladığı muazzam kitaplarla çevrili bir yer. Kütüphaneden ziyade üniversiteye benzer bir oluşum da diyebirim. İslami araştırmalara meraklı olanların muhakkak gitmesi tavsiye olunan kütüphanedir.
![]() |
İslam Araştırma Merkezi - İstanbul |
Adı üstünde "milli" kütüphanedir. Öncelikle 15 Nisan 1946'da MEB'e bağlı bir kurum olarak kuruldu. İlk etapta 8 bini aşan basılı eser alındı. Daha sonraları eser sayısı arttıkça bulundukları mekânın bu işlere yetmeyeceği düşünülerek geçici bir binada hizmet vermeye devam ederler. Resmi olarak halka hizmet vermeye başlama tarihi ise 16 Ağustos 1948. Ben Milli Kütüphaneyi biraz ülkemizin İskenderiye Kütüphanesi olarak görürüm. Çünkü ülkemizde basılan istisnasız her kitabın 1 nüshası Milli Kütüphaneye gönderilmesi zorunludur. Bundan dolayı Türkiye'nin en geniş kataloguna sahip kütüphanesidir. Bünyesinde 4.087.909 adet basılı eser barındırıyor. Kütüphaneden 700 bine yakın insan faydalanıyor-du! Du, diye yazdım çünkü milli kütüphane artık yok! Sebebi ise 703 sayılı KHK ile kütüphanenin kuruluş kanununu iptal edilmesi. Yani ülkemizde yayımlanan hiçbir eser artık toplumsal hafızamıza kayıt edilemeyecek. Ayrıca 2013 yılında Milli Kütüphane'yle ilgili yolsuzluk ve ihaleye fasat karıştırma adı altında operasyon yapılmıştı.2016 yılında 29 kişiye dava açıldı. Bu makalemi okuyanları 1 dakikalık düşünmeye zorlamak istiyorum. Bir kütüphanede bile "ihaleye fesat karıştırma" işini kimler, hangi zihniyetle yapar? Davanın sonucunu her zamanki gibi gazeteler yazmadı. İnternette araştırdım ama herhangi bir bilgiye rastlayamadım. Bilen ya da duyan varsa yorum kısmından beni bilgilendirebilir. Neler olup bittiğini, kimlerin ceza aldığını tabi ki bilmiyoruz. Ama gerçek olan bir şey varsa o da bütün dünyada var olan "milli kütüphane" artık bizim ülkemizde yok! Milattan önce bütün dev ülkelerin ilimde ve bilimde ilerlemesinin en büyük sebebi milli kütüphane kurmalarıdır. İskenderiye Kütüphanesi veya Bağdat Kütüphanesi gibi kütüphaneler çevre ülkelerden yazılı eserleri getirtir, onları tercüme eder ve kütüphanede insanların faydalanmasına sunarmış. 21. yüzyılda ise Türkiye'nin hafızası bilerek yok edildi. Kütüphaneyi ha yakıp yağmalamışsın, ha kapatmışsın ne fark eder ki? Her iki eylemin de maksadı bilimi ve gerçeği öğrenmeyi, araştırmayı yok etmek. En kötüsü de cahil bir toplum yaratmak. Acı ama gerçek.
5- Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi (İSTANBUL)
Süleymaniye Külliyesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın buyruğuyla Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Sultan I. Mahmud’un Sadrazamı Köse Mustafa Bahir Paşa tarafından 1751-1752 yılında Süleymaniye Camii içinde kütüphane kurulmuştur. Dermenin oluşumu, 1918 yılından itibaren medreseden kütüphaneye geçiş süreciyle başlamıştır.
Cumhuriyet’in ilanının ardından çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve Tekke, Türbe ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkında Kanun ile değişik eğitim kurumlarının, tekke, türbe, cami vb. yerlerde bulunan kütüphanelerdeki kitapların Süleymaniye Kütüphanesi’ne taşınma süreci başlamıştır ve böylelikle Süleymaniye Kütüphanesi dünyanın en geniş yazma kütüphanesi ve aynı zamanda en geniş İslami yazmalar dermesine sahip olan kütüphane olmuştur.
2010 itibariyle Süleymaniye Kütüphanesi’nde 110 tanesi vakıf olmak üzere 135 farklı derme bulunmaktadır. Türkçe, Arapça, Farsça dillerinde 73.172 cilt yazma eser ile 41.833 Arabi harfli basma eserin yanı sıra; Latin harfli Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve diğer dillerde olmak üzere toplam 130.325 kitap; ayrıca slayt, eski klasik taş plak, klasik ve dini müzik notaları, levhalar ve tarihi ahşap yazı kalıpları gibi değişik konulu 17 özel derme de bulunmaktadır.
1961 yılında hazırlanan kütüphane komitesi raporunda Süleymaniye Kütüphanesi’nin amaçları şöyle sıralanmıştır :
- İslam kültürüyle ilgili yayınları dermesinde bulundurmak,
- Bu kütüphane ile bu kütüphaneye bağlı yazma eser kütüphanelerinin kataloglarını hazırlamak,
- İstanbul’un değişik yerlerinde bulunan yazmaların toplu kataloğunu hazırlamak,
- İstanbul dışında bulunan yazmaların kataloğunu hazırlamak,
- Yazmaların korunması ve kullanımı için mikrofilm dermesi oluşturmak.
Süleymaniye Kütüphanesi, 1950 yılında Türkiye’de ilk kez mikrofilm ve fotokopi hizmeti vermeye başlamıştır. 1962 yılında aynı kütüphanede kitap patalojisi ve cilt servisi kurulmuştur ve 1979 yılında, Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu Merkezi de bu kütüphane içinde hizmet vermeye başlamıştır.
Kütüphane, alfabetik katalog ve sistematik konu kataloğu ile hizmetini sunarken, yerleştirme düzeni, kütüphaneye gelen her dermenin ayrı ayrı yerlerde tutulması şeklindedir.
Yabancı araştırmacıların kütüphaneden yararlanabilmesi için kütüphanenin müdürlüğünden yazılı onay almaları gerekmektedir.
Araştırmacılar okuma salonunda bulunan kullanıcı terminallerinden haftanın 7 günü saat 23:00’e kadar yararlanabilirler. Yazma eserlerin tamamı sayısal ortama aktarılmış olup kütüphane bünyesinde bulunan teknik servislerde tarihi kağıtlar üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaktadır.
![]() |
Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi - İstanbul |
Bu arada Türkiye'deki yazma eser kütüphanelerini merak ediyorsanız aşağıda bazılarının isimleri var. Bulunduğunuz illerde yazma eser kütüphanesi varsa, mutlaka bir hafta sonunuzu oraya ayırmanızı tavsiye ederim. O yazma kitapları görünce içinizde kabaran "güzel yazı yazma" coşkusuna engel olamayacaksınız.
- İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Hacı Selim Ağa Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Nuru Osmaniye Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Ragıp Paşa Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Millet Yazma Eser Kütüphanesi
- İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesi
- Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
- Konya Bölge Yazma Eser Kütüphanesi
- Konya Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi
- Edirne Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi
- Sivas Ziya Bey Yazma Eser Kütüphanesi
- Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi
- Bursa Osmangazi İnebey Yazma Eser Kütüphanesi
- Kayseri Raşit Efendi Yazma Eser Kütüphanesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder