![]() |
Kelime Oyunlarım |
Bak,
İçimizde filizlenen fısıltı duvarlarını dinle. Hisleri sindirilmiş iki yabancı gibi konuşuyorlar. Aslında birbirinden koparılmış iki sevgili onlar. Kayıplara karışmışlar ruhumuzun sonsuz döngülerinde. Sessizliklerinde bile birbirine çığlık atan borazan gibiler. Bu sancılı bekleyiş neden? Adeta isimsiz bir hiçlik, kölelikle sınanıyor bedenlerimizde. Üstelik bu korkunç yokluğunda, gözlerine bile bakamadığım dar zamanlarım var. Hasır altı edilmiş bu boşlukta, bilmediğim insanların kimliksiz içtenlikleriyle doluyorum.
Kadim yalnızlığımın suskun ıslığı... Kaygılı yağmurlarla dökülüyor gökyüzünden usul usul... Oysa şimdi müjdeli haberler alma zamanıydı. Vazgeçilmiş olmaktan mı bahsedeceksin? Boş vermiş sesinin tınısını hafızamın kayıt defterinden siliyorum yalnızca.
Bu dargın bekleyişi üstümüzden sıyırıp atacak güçlü bir sihir gerekli. İşte bunun için, o buz mavisi soğukluğunun belki bir gün, kaybettiğim senelerimin köz gibi sıcaklığında erir yavaş yavaş.
Özlem dumanlarının üstünden akıp giden kağıttan gemi yaparım belki.
Şu değersizleştirdiğin hayatım, yalvarırcasına ettiğim duaların kayıp adresinden elbet geri döner.
Sana söyleyeceğim son sözüm;
Bardaktaki dudak izini sakladım. Hep yaptığımız bir aldatmacaya kurban gitmesin bu duygular. Yazıktır, demesinler uzak tenlerimize.
Sen, soyut bir yazının içinde sakladığım gizli özne değilsin benim için. Bu yoksunluğun nasıl olduğunu tahmin edebilir misin? Seni anlatmak için bir yazıya başlamak nasıldır bilir misin?
Bütün bunlar sadece ön sözümdü.
Romana henüz başlamadım. Benim için çok uzun bir roman, senin için ise kısacık bir hikâye.
Ama ben başlıyorum...
Öncelikle sen, sonra ben, en son biz diyorum. Uzunluğu şimdi tahmin et.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder