Günlerden bir gün, dünyanın kötü gidişini durdurmak için bir
insan ortaya çıkar. Bütün dünyanın daha iyi yaşanabilmesi için ve herkesin
kabul görebileceği, kendisinin de sonuna kadar inandığı 9 maddelik kural sunar.
9 maddelik kurallar manzumesi dünyadaki bütün ülkeler için geçerli olacaktır.
Dünya ülkeleri 9 maddenin gerçekten de kendileri için güzel şeyler
getirebileceği fikriyle kabul ederler. “İnsan” getirdiği 9 kuralı kendi
ülkesinin de kabul ettiğini görür ve çok mutlu olur. 9 yıl boyunca dünyanın
barış, huzur, mutluluk ve refah içinde yaşadığını kendi gözleriyle görür.
Ülkesi de artık çok büyük atılımlar yapmıştır. Gençleri mutludur, yaşlıları
huzurludur, orta yaşlıları refah içindedir, çocukları sağlıklıdır. 9 yıl
sonunda bu insan dünyayı yaşanabilir bir yer yapmanın verdiği huzurla ölür.
![]() |
DOKUZ KURAL DÜNYASI |
O
öldükten sonra ülkesinde kurallardan sıkılan insanlar çıkmaya başlar. Kurallar
çok iyidir ama artık bazı değişiklikler yapılması gerektiğini, kuralların
insanları hep iyiye yöneltmediğini, arada sırada kötülüklerin de olduğunu iddia
ederler. 9 kuralın 3’ünü değiştirirlerse, her şey çok daha iyi olabilir diye
ortaya bir fikir atarlar. 9 kurala sıkı sıkıya bağlı olanlar ise bu fikre karşı
çıkar. Senelerdir 9 kurala alıştık, herkes bu kurallara göre yaşıyor, 3 kuralı
değiştirince düzen bozulur diye değişimden yana olanların karşısına dikilirler.
Değişimden yana olanlar işlerin bu şekilde yürümeyeceğini, kendi istedikleri 3
kuralın değiştirilmesi gerektiğini anlatabilmek için gizli gizli planlar yapar.
Bundan sonra yer altına inecek, düşüncelerini yaymak için gizli gizli
çalışacaklardır. Propaganda ve reklam yapmaya karar verirler. Kitaplar
yazarlar, şiirler okurlar, şarkılar söylerler, miting düzenlerler. Bu
hareketlenmeye dikkat kesilen bir kısım insan, değişimcilerin yanına geçer.
Onlarla hareket etmeye, propaganda yapmaya, söyledikleri şarkıları söylemeye,
yazdıkları kitapları okumaya başlarlar. Fikirleri yavaş yavaş yayılmaya
başlayan değişimciler artık toplumda ayrı bir grup oluşturmuştur.
![]() |
Bilge İnsan |
9 kuralcılar,
sistemi canla başla savunmaya devam ederler. Karşılarında her geçen gün
güçlenen bir grubun olduğunu anlayınca da artık kendilerinin de bir şeyler
yapmaları gerektiğini düşünürler. Onlar da harekete geçerler. 9 kural gelmeden
önceki ülkelerinden bahsederler. Kötü bir gidişatın olduğunu, hiç kimsenin
mutlu olmadığını, sürekli bir şeylerden şikayetçi olduklarını insanlara
hatırlatırlar. 9 kural geldikten sonra huzur ve refah geldiğini, toplumsal
dayanışmanın olduğunu ve ülkelerinin yükseldiğini iddia ederler. Toplum ikiye
bölünür. Bir kısım değişimcilerin haklı olduğunu, diğer kesim de 9 kuralcıların
haklı olduğunu savunur. Toplum ikiye bölününce 9 kural işlemez hale gelir. Örgütlenen
değişimciler kendilerini daha kuvvetli görür ve 9 kuralcıları değişim yapılması
yönünde tehdit etmeye başlar. Tehditler çoğalınca, 9 kuralcılar bozulan yapıyı
toparlayabilmek için yeni bir atılım yaparlar. Artık karşı taraftaki insanlar
onlar için düşmandır. Değişimcileri nerede görürlerse yakalayıp fikirlerini
değiştirene kadar şiddet uygularlar. İlk zamanlar bu adım değişimcilerde büyük
bir korkuya sebep olur. Ortaya attıkları kural değişimi fikrine karşılık şiddet
göreceklerini hiç düşünmedikleri için sarsılırlar ve bir süre sessiz kalırlar.
Korku yavaş yavaş dayanılmaz boyuta gelince sesler çıkmaya başlar. İnsanların
fikirleri yüzünden şiddete maruz kalamayacağını, bunun insanlık dışı olduğunu
öne sürerler. 9 kuralcılar, değişimcilerin korktuğunu görünce şiddeti daha da
arttırır. Bu şekilde davranarak ya düşmanlarını yok ediyor ya da zorla da olsa
kendi taraflarına geçmelerini sağlıyorlardı. Toplumda iyiden iyiye huzursuzluklar
çıkmaya başlar. 9 kuralcıların içinde şiddet olaylarını tasvip etmeyenler, homurdananlar
ve karşı çıkanlar olur. 9 kurala sıkı sıkıya bağlı olanlar kendilerini savunurlar.
Ama savunmaları yaptıkları kötülükleri açıklayamayacak kadar basittir. Şiddete
karşı olan 9 kuralcılar, bu gruptan ayrılmaya karar verdiler. Şiddete hayır
diyerek kendi aralarında bir grup oluşturdular. 9 kuralcılar böylece ikiye
ayrıldılar. Şiddete karşı olan 9 kuralcılar, değişimcilere şiddet uygulamak
yerine, onlara asimetrik psikolojik baskı uygulanmasını, fikirlerini
değiştirebilmek için algılarıyla oynanmasını ortaya atar. Grubun bundan sonraki
amacı, değişimcileri bölüp, onlara asimetrik psikolojik baskılar uygulayarak
algılarıyla oynamak ve tekrar ülkede 9 kuralı uygulatmaktı. Bu sırada
değişimcilerin arasında da huzursuzluklar çıktı. Karşı tarafın güçlü olması,
ülkenin çoğuna hâkim olmaları, propaganda gücünün onlardan daha fazla olması,
sürekli şiddete maruz kalmaları, psikolojik olarak yıpratılmaları canlarına tak
etmişti. Değişimcilerin içinden bazıları, izlenen yolun yanlış olduğunu, 9
kuralcıların toplumun çoğunluğu olduğunu, onları yenebilmeleri için ancak ve
ancak onlar gibi görünerek içlerine sızıp, onları içeriden çökertmeleri
gerektiği fikrini ortaya attılar. Bazıları bu fikri beğendi ve hemen
uygulanmasını istedi. Bazıları da gururlarına yediremedi, asla 9 kuralcıymış
gibi görünmek istemedi. Onların içine girme ve onlarla aynı havayı solumak en
başta akıllarından geçen değişi fikirlerini değiştirebileceğini, bunun
tehlikeli olabileceğini öne sürerler. Zaten şiddet yanlısı bir gruba karşı
savaşıyorlardır, ya yakalanırlarsa diye bu fikri reddederler. Değişimcilerin
arasında homurdanmalar olur. Artık bunun böyle gitmeyeceğini, değişmeleri
gerektiğini, stratejilerini değiştirmelerinin en faydalı yöntem olduğunu
söyleyenler ve değişmeye yanaşmayanlar ikiye ayrılır. Böylece en başta değişim
isteyen grupta kendi arasında ikiye ayrılır. Toplum farkında olmadan dörde
ayrışmıştır.
Artık 9 kurala uyan hiç kimse kalmamıştır. 9 tane kuralı
farklı farklı yorumlayan gruplar, uygulamada ayrışanlar, pratikte ayrışanlar
mahallelerini ayırır. Mahalleler ilçelere, ilçeler illere göre ayrı ayrı grup olur.
Her grup kendi içinde bir lidere ihtiyaç duymaya başlar. Grupların içindeki en
güçlü, ya da en akıllı, en zeki, en çalışkan kim varsa lider seçerler. Liderler
kendi gruplarını bir arada tutabilmek için grupsal kurallar koymaya başlar.
Bazıları liderin getirdiği kuralların sert ve kendilerine uygun olmadığını
savunur. Grubun içinde homurdananlar gruptan atılır. Gruptan atılanlar önemli
olan konunun, liderin kuralları olmadığını, grubun kuralları olduğunu ileri
sürer. Grup yoksa lider de yoktur onlar için, o yüzden liderin gruba tahakkümünü
reddederler. Her birey kendi grubunun kurallarına bağlı olarak zaten
yaşıyordur, bir de liderin kurallarına uyulmasının gereği yoktur onlar için.
Liderin getirdiği kurallara uyan insanlar ise, asıl grubu ayakta tutanın lider
olduğunu, lider olmazsa bu grubun bir hiç olduğunu, güç, akıl, zekâ,
çalışkanlık vasıflarının çok önemli olduğunu, bütün bu üstün vasıflara sahip
birinin de söylediklerinin yapılması gerektiğini düşünürler. Gruplar kendi
arasında ayrıldıkları için, artık grup olmanın da bir önemi kalmamıştır. Grup
varlığının özünü yavaş yavaş yitirir. Çözülmeye başlar ve artık doğru düzgün
savunabilecekleri bir düşünce, ya da fikir kalmaz. En başta değişimciler ve 9
kuralcılara katılmayan, her iki gruba da aynı mesafede duran, bazen
değişimcilerin yanında, bazen de 9 kuralcıların yanında duran sessiz yığınlar
da vardır. Bunlar, “insan” öldüğü günden beri hangi tarafı tutacağına karar
veremeyen gitgelcilerdir. Bir o yanda, bir bu yanda olup ne şiş yansın ne de
kebap diyenlerdir. 9 kuralcıların şiddetinden korkar, değişimcilerin
propagandalarına akıl erdiremeyen sessiz çoğunluk, iki grup tarafından sıklıkla
dışlanırlar. Kendilerine baştan katılmadıkları için sürekli sessiz çoğunlukla
dalga geçerler, onları aşağılarlar, hakaretler yağdırırlar ya da getirdikleri
bazı kurallarla onların sonsuz özgürlüklerini kısıtlarlar. Seneler geçer, ilk
başta bütün dünyanın kabul ettiği kurallara karşı çıkarak değişimin şart
olduğunu öne süren değişimciler 50 gruba ayrılır. Hepsi de artık ilk yola
çıktıkları amaçlarından oldukça uzaklaşmış, herhangi bir prensibi olmayan,
sürekli taraf değiştiren, menfaatleri için her türlü fikrini satan insan
yığınları olmuşlardır. İlk başta “insan”ın getirdiği 9 kurala sıkı sıkıya bağlı
olan, düzen taraftarı, sistemin değiştirilmesine karşı çıkan, hatta bu konuda
şiddete bile başvuran gruplar ise, 150 farklı gruba ayrılmıştır. 150 tane grup
sürekli birbirleriyle kavga eder, birbirine tuzak kurar, iftiralar atar, yalan
söyler, kendi inanç sistemlerini yaratır, eski inançları eğip büker kendi menfaatlerine
göre kullanır ve halkın malını çalar hale gelmişlerdir. Sessiz yığınlar korku
dolu kalplerine söz geçiremedikleri için, sürekli toplumun ücra köşelerine
kaçarlar. Sessiz yığınlar getirilen bütün vergilere boyun eğip, yaşanan kaoslar
kendilerine bulaşmadığı müddetçe onlardan uzak durup, propaganda malzemeleri
olan televizyon, gazete, kitap, şarkı, tiyatro ve diğer sosyal faaliyetlerden
faydalanmadan hayatta kalmaya çabaladılar. Bu onları gittikçe cahil yaptı.
Cahil yığınlar gün geçtikçe çoğaldı. Çoğalan bu yığınlara hükmetmek isteyenler
de çıktı. Bunlar 9 kuralcılardı. Onlara gelecekten bahsettiler. Geleceği
birlikte kurmayı teklif ettiler. Bütün olumsuzlukların gelecekte tamamen
biteceğini, her şeyi silip yeniden temiz bir sayfa açacaklarını vaat ettiler.
Bu sözleri duyan başka bir taraf da hemen atıldı. Aslında iyi günlerin geçmişte
kaldığını, geçmişin çok daha parlak olduğunu, huzurun, refahın ve mutluluğun
geçmişlerinde yattığını ileri sürdüler. Aynen geçmişte olduğu gibi daha basit,
daha düzgün olabileceklerini anlattılar. Geleceği vaat eden grup ve geçmişe
öykünen grup aslında hem geleceğin hem de geçmişin iyi olan şeylerini
anlatıyordu. Hiç kimse bunların kötülüğü başlatanlar olduğunu göremedi. Sessiz
yığınların içinden bazıları geleceği parlak anlatanlara inandı. Sessiz
yığınların içinden diğerleri de geçmişteki iyi günlerden bahsedip, o günlere
geri dönebileceklerini vaat edenlere inandı. Geçmiş ve gelecek, anlatılarında
aslında hedefledikleri iyi bir hayat olmamıştı. Hep kurallarda yazılı olarak
kalmıştır. Küçücük bir grup hiçbirine inanmadı, çünkü ortaya atılan fikirlerini
hiçbiri “şimdiki” zamanı söylemiyordu. Yaşadıkları anı düzeltmek isteyen kimse
yoktu. Bu anı huzura kavuşturmaktan aciz insanların nasıl olup da geleceği ya
da geçmişin iyi günlerini yeniden yaşatacağını söylediklerini anlamamışlardı.
Güven eksikliği ve inançlarının yitip gitmesinden dolayı, geleceği parlak,
geçmişi parlak vaatlere kulaklarını tıkadılar. Şimdilerini yaşamaya başladılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder