19 Ekim 2019 Cumartesi

DOKUZ KURAL


Günlerden bir gün, dünyanın kötü gidişini durdurmak için bir insan ortaya çıkar. Bütün dünyanın daha iyi yaşanabilmesi için ve herkesin kabul görebileceği, kendisinin de sonuna kadar inandığı 9 maddelik kural sunar. 9 maddelik kurallar manzumesi dünyadaki bütün ülkeler için geçerli olacaktır. Dünya ülkeleri 9 maddenin gerçekten de kendileri için güzel şeyler getirebileceği fikriyle kabul ederler. “İnsan” getirdiği 9 kuralı kendi ülkesinin de kabul ettiğini görür ve çok mutlu olur. 9 yıl boyunca dünyanın barış, huzur, mutluluk ve refah içinde yaşadığını kendi gözleriyle görür. Ülkesi de artık çok büyük atılımlar yapmıştır. Gençleri mutludur, yaşlıları huzurludur, orta yaşlıları refah içindedir, çocukları sağlıklıdır. 9 yıl sonunda bu insan dünyayı yaşanabilir bir yer yapmanın verdiği huzurla ölür. 
DOKUZ KURAL DÜNYASI

O öldükten sonra ülkesinde kurallardan sıkılan insanlar çıkmaya başlar. Kurallar çok iyidir ama artık bazı değişiklikler yapılması gerektiğini, kuralların insanları hep iyiye yöneltmediğini, arada sırada kötülüklerin de olduğunu iddia ederler. 9 kuralın 3’ünü değiştirirlerse, her şey çok daha iyi olabilir diye ortaya bir fikir atarlar. 9 kurala sıkı sıkıya bağlı olanlar ise bu fikre karşı çıkar. Senelerdir 9 kurala alıştık, herkes bu kurallara göre yaşıyor, 3 kuralı değiştirince düzen bozulur diye değişimden yana olanların karşısına dikilirler. Değişimden yana olanlar işlerin bu şekilde yürümeyeceğini, kendi istedikleri 3 kuralın değiştirilmesi gerektiğini anlatabilmek için gizli gizli planlar yapar. Bundan sonra yer altına inecek, düşüncelerini yaymak için gizli gizli çalışacaklardır. Propaganda ve reklam yapmaya karar verirler. Kitaplar yazarlar, şiirler okurlar, şarkılar söylerler, miting düzenlerler. Bu hareketlenmeye dikkat kesilen bir kısım insan, değişimcilerin yanına geçer. Onlarla hareket etmeye, propaganda yapmaya, söyledikleri şarkıları söylemeye, yazdıkları kitapları okumaya başlarlar. Fikirleri yavaş yavaş yayılmaya başlayan değişimciler artık toplumda ayrı bir grup oluşturmuştur. 

Bilge İnsan


9 kuralcılar, sistemi canla başla savunmaya devam ederler. Karşılarında her geçen gün güçlenen bir grubun olduğunu anlayınca da artık kendilerinin de bir şeyler yapmaları gerektiğini düşünürler. Onlar da harekete geçerler. 9 kural gelmeden önceki ülkelerinden bahsederler. Kötü bir gidişatın olduğunu, hiç kimsenin mutlu olmadığını, sürekli bir şeylerden şikayetçi olduklarını insanlara hatırlatırlar. 9 kural geldikten sonra huzur ve refah geldiğini, toplumsal dayanışmanın olduğunu ve ülkelerinin yükseldiğini iddia ederler. Toplum ikiye bölünür. Bir kısım değişimcilerin haklı olduğunu, diğer kesim de 9 kuralcıların haklı olduğunu savunur. Toplum ikiye bölününce 9 kural işlemez hale gelir. Örgütlenen değişimciler kendilerini daha kuvvetli görür ve 9 kuralcıları değişim yapılması yönünde tehdit etmeye başlar. Tehditler çoğalınca, 9 kuralcılar bozulan yapıyı toparlayabilmek için yeni bir atılım yaparlar. Artık karşı taraftaki insanlar onlar için düşmandır. Değişimcileri nerede görürlerse yakalayıp fikirlerini değiştirene kadar şiddet uygularlar. İlk zamanlar bu adım değişimcilerde büyük bir korkuya sebep olur. Ortaya attıkları kural değişimi fikrine karşılık şiddet göreceklerini hiç düşünmedikleri için sarsılırlar ve bir süre sessiz kalırlar. Korku yavaş yavaş dayanılmaz boyuta gelince sesler çıkmaya başlar. İnsanların fikirleri yüzünden şiddete maruz kalamayacağını, bunun insanlık dışı olduğunu öne sürerler. 9 kuralcılar, değişimcilerin korktuğunu görünce şiddeti daha da arttırır. Bu şekilde davranarak ya düşmanlarını yok ediyor ya da zorla da olsa kendi taraflarına geçmelerini sağlıyorlardı. Toplumda iyiden iyiye huzursuzluklar çıkmaya başlar. 9 kuralcıların içinde şiddet olaylarını tasvip etmeyenler, homurdananlar ve karşı çıkanlar olur. 9 kurala sıkı sıkıya bağlı olanlar kendilerini savunurlar. Ama savunmaları yaptıkları kötülükleri açıklayamayacak kadar basittir. Şiddete karşı olan 9 kuralcılar, bu gruptan ayrılmaya karar verdiler. Şiddete hayır diyerek kendi aralarında bir grup oluşturdular. 9 kuralcılar böylece ikiye ayrıldılar. Şiddete karşı olan 9 kuralcılar, değişimcilere şiddet uygulamak yerine, onlara asimetrik psikolojik baskı uygulanmasını, fikirlerini değiştirebilmek için algılarıyla oynanmasını ortaya atar. Grubun bundan sonraki amacı, değişimcileri bölüp, onlara asimetrik psikolojik baskılar uygulayarak algılarıyla oynamak ve tekrar ülkede 9 kuralı uygulatmaktı. Bu sırada değişimcilerin arasında da huzursuzluklar çıktı. Karşı tarafın güçlü olması, ülkenin çoğuna hâkim olmaları, propaganda gücünün onlardan daha fazla olması, sürekli şiddete maruz kalmaları, psikolojik olarak yıpratılmaları canlarına tak etmişti. Değişimcilerin içinden bazıları, izlenen yolun yanlış olduğunu, 9 kuralcıların toplumun çoğunluğu olduğunu, onları yenebilmeleri için ancak ve ancak onlar gibi görünerek içlerine sızıp, onları içeriden çökertmeleri gerektiği fikrini ortaya attılar. Bazıları bu fikri beğendi ve hemen uygulanmasını istedi. Bazıları da gururlarına yediremedi, asla 9 kuralcıymış gibi görünmek istemedi. Onların içine girme ve onlarla aynı havayı solumak en başta akıllarından geçen değişi fikirlerini değiştirebileceğini, bunun tehlikeli olabileceğini öne sürerler. Zaten şiddet yanlısı bir gruba karşı savaşıyorlardır, ya yakalanırlarsa diye bu fikri reddederler. Değişimcilerin arasında homurdanmalar olur. Artık bunun böyle gitmeyeceğini, değişmeleri gerektiğini, stratejilerini değiştirmelerinin en faydalı yöntem olduğunu söyleyenler ve değişmeye yanaşmayanlar ikiye ayrılır. Böylece en başta değişim isteyen grupta kendi arasında ikiye ayrılır. Toplum farkında olmadan dörde ayrışmıştır.

Artık 9 kurala uyan hiç kimse kalmamıştır. 9 tane kuralı farklı farklı yorumlayan gruplar, uygulamada ayrışanlar, pratikte ayrışanlar mahallelerini ayırır. Mahalleler ilçelere, ilçeler illere göre ayrı ayrı grup olur. Her grup kendi içinde bir lidere ihtiyaç duymaya başlar. Grupların içindeki en güçlü, ya da en akıllı, en zeki, en çalışkan kim varsa lider seçerler. Liderler kendi gruplarını bir arada tutabilmek için grupsal kurallar koymaya başlar. Bazıları liderin getirdiği kuralların sert ve kendilerine uygun olmadığını savunur. Grubun içinde homurdananlar gruptan atılır. Gruptan atılanlar önemli olan konunun, liderin kuralları olmadığını, grubun kuralları olduğunu ileri sürer. Grup yoksa lider de yoktur onlar için, o yüzden liderin gruba tahakkümünü reddederler. Her birey kendi grubunun kurallarına bağlı olarak zaten yaşıyordur, bir de liderin kurallarına uyulmasının gereği yoktur onlar için. Liderin getirdiği kurallara uyan insanlar ise, asıl grubu ayakta tutanın lider olduğunu, lider olmazsa bu grubun bir hiç olduğunu, güç, akıl, zekâ, çalışkanlık vasıflarının çok önemli olduğunu, bütün bu üstün vasıflara sahip birinin de söylediklerinin yapılması gerektiğini düşünürler. Gruplar kendi arasında ayrıldıkları için, artık grup olmanın da bir önemi kalmamıştır. Grup varlığının özünü yavaş yavaş yitirir. Çözülmeye başlar ve artık doğru düzgün savunabilecekleri bir düşünce, ya da fikir kalmaz. En başta değişimciler ve 9 kuralcılara katılmayan, her iki gruba da aynı mesafede duran, bazen değişimcilerin yanında, bazen de 9 kuralcıların yanında duran sessiz yığınlar da vardır. Bunlar, “insan” öldüğü günden beri hangi tarafı tutacağına karar veremeyen gitgelcilerdir. Bir o yanda, bir bu yanda olup ne şiş yansın ne de kebap diyenlerdir. 9 kuralcıların şiddetinden korkar, değişimcilerin propagandalarına akıl erdiremeyen sessiz çoğunluk, iki grup tarafından sıklıkla dışlanırlar. Kendilerine baştan katılmadıkları için sürekli sessiz çoğunlukla dalga geçerler, onları aşağılarlar, hakaretler yağdırırlar ya da getirdikleri bazı kurallarla onların sonsuz özgürlüklerini kısıtlarlar. Seneler geçer, ilk başta bütün dünyanın kabul ettiği kurallara karşı çıkarak değişimin şart olduğunu öne süren değişimciler 50 gruba ayrılır. Hepsi de artık ilk yola çıktıkları amaçlarından oldukça uzaklaşmış, herhangi bir prensibi olmayan, sürekli taraf değiştiren, menfaatleri için her türlü fikrini satan insan yığınları olmuşlardır. İlk başta “insan”ın getirdiği 9 kurala sıkı sıkıya bağlı olan, düzen taraftarı, sistemin değiştirilmesine karşı çıkan, hatta bu konuda şiddete bile başvuran gruplar ise, 150 farklı gruba ayrılmıştır. 150 tane grup sürekli birbirleriyle kavga eder, birbirine tuzak kurar, iftiralar atar, yalan söyler, kendi inanç sistemlerini yaratır, eski inançları eğip büker kendi menfaatlerine göre kullanır ve halkın malını çalar hale gelmişlerdir. Sessiz yığınlar korku dolu kalplerine söz geçiremedikleri için, sürekli toplumun ücra köşelerine kaçarlar. Sessiz yığınlar getirilen bütün vergilere boyun eğip, yaşanan kaoslar kendilerine bulaşmadığı müddetçe onlardan uzak durup, propaganda malzemeleri olan televizyon, gazete, kitap, şarkı, tiyatro ve diğer sosyal faaliyetlerden faydalanmadan hayatta kalmaya çabaladılar. Bu onları gittikçe cahil yaptı. Cahil yığınlar gün geçtikçe çoğaldı. Çoğalan bu yığınlara hükmetmek isteyenler de çıktı. Bunlar 9 kuralcılardı. Onlara gelecekten bahsettiler. Geleceği birlikte kurmayı teklif ettiler. Bütün olumsuzlukların gelecekte tamamen biteceğini, her şeyi silip yeniden temiz bir sayfa açacaklarını vaat ettiler. Bu sözleri duyan başka bir taraf da hemen atıldı. Aslında iyi günlerin geçmişte kaldığını, geçmişin çok daha parlak olduğunu, huzurun, refahın ve mutluluğun geçmişlerinde yattığını ileri sürdüler. Aynen geçmişte olduğu gibi daha basit, daha düzgün olabileceklerini anlattılar. Geleceği vaat eden grup ve geçmişe öykünen grup aslında hem geleceğin hem de geçmişin iyi olan şeylerini anlatıyordu. Hiç kimse bunların kötülüğü başlatanlar olduğunu göremedi. Sessiz yığınların içinden bazıları geleceği parlak anlatanlara inandı. Sessiz yığınların içinden diğerleri de geçmişteki iyi günlerden bahsedip, o günlere geri dönebileceklerini vaat edenlere inandı. Geçmiş ve gelecek, anlatılarında aslında hedefledikleri iyi bir hayat olmamıştı. Hep kurallarda yazılı olarak kalmıştır. Küçücük bir grup hiçbirine inanmadı, çünkü ortaya atılan fikirlerini hiçbiri “şimdiki” zamanı söylemiyordu. Yaşadıkları anı düzeltmek isteyen kimse yoktu. Bu anı huzura kavuşturmaktan aciz insanların nasıl olup da geleceği ya da geçmişin iyi günlerini yeniden yaşatacağını söylediklerini anlamamışlardı. Güven eksikliği ve inançlarının yitip gitmesinden dolayı, geleceği parlak, geçmişi parlak vaatlere kulaklarını tıkadılar. Şimdilerini yaşamaya başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

90'ların en çok izlediğim yabancı dizileri

İlkokula giderken TRT’de yayınlanan diziler vardı. Okuldan eve gelir gelmez hemen derslerimi yapar dizilerin başlamasını dört gözle bekler...